ÖZGÜN Uyeol11

Join the forum, it's quick and easy

ÖZGÜN Uyeol11

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    ÖZGÜN

    ~aksamguzelı~
    ~aksamguzelı~
    HaticeFan Grafiker
    HaticeFan Grafiker


    Mesaj Sayısı : 1836
    Kullanıcı Puanı : 2009
    Kayıt tarihi : 26/02/10
    Yaş : 35
    Nerden : ...Araf...
    Lakap : Gezenti (=
    Cinsiyet : Kadın Burç : Akrep

    ÖZGÜN Empty ÖZGÜN

    Mesaj tarafından ~aksamguzelı~ Çarş. Mart 17, 2010 7:55 pm

    ÖZGÜN Moz-screenshot-7ÖZGÜN Ozgun
    “19 Ekim 1979′da Eskişehir’de doğdum. Çalışan bir anne- babanın
    çocuğuydum. O zamanlar annem sekreter, babam memurmuş. Tek çocuk olarak
    büyüdüm… Hayatımdaki en önemli kişilerden biri dedem İlyas
    Küçükcan’dır. Dedem eğitimci ve yazardı.
    8 yaşındayken Eskişehir Anadolu Üniversitesi Çocuk Korosu’na girdim.
    Daha o yaştayken bile tek hayalim konservatuvara gidebilmekti. Ancak
    babam bu konuya pek de olumlu yaklaşmıyordu. O konservatuvara torpille
    girilebileceğine inandığı ve de bu konuda benim üzüleceğimi düşündüğü
    için beni sürekli bu fikirden uzaklaştırıyordu.
    Ama ben çok direndim ve de sınav sabahı uyuya kalan babamı zorla
    uyandırarak konservatuvar sınavına girdim. Sınavda parmaklarıma ve
    dişlerine baktılar. Aralık olan dişlerimden acaba hava kaçırır mıyım
    diye korktular herhalde.
    Sonuçlar açıklandı, viyola bölümünü kazanmıştım. Annem ve babamla
    birlikte ansiklopediden viyolayı arayıp bulduk ve nasıl bir enstrüman
    olduğunu o zaman öğrendim. Çünkü o zamana kadar viyola diye bir
    enstrüman hiç görmemiştim.
    11 yaşımda tek başıma Ankara’nın yolunu tuttum… Ankara Devlet
    Konservatuvarı’nda yatılı olarak okumaya başladım. O okuldaki hele
    yatakhanedeki ilk günlerimi hiç unutmam. Herkes ailesinden uzak olduğu
    için ağlıyordu ama ben hedefime ulaştığım için çok mutluydum.
    Ailem harçlık yolluyordu ama ben o parayı okuldan kaçıp
    arkadaşlarımla atari oynayarak harcıyordum. Tabii sonra da aç kalmamak
    için peynir ekmeğe talim ediyordum. Öğretmenlerim benden memnundu ama
    hepsinin ortak kanaati aynıydı. “Çok yeteneklisin ama çalışman
    gerekir”… Yani çok çalışkan değildim…
    Bir yandan da gitar çalıyordum kendi kendime… 16 yaşındayken bu
    işten para kazanmaya başladım. Tabii hem gitar çalıp, hem şarkı
    söyleyerek. Önce kafelerde sahneye çıkmaya başladım. İlk işimden 500
    bin lira almıştım.
    Yatılı okuduğum için tabii ki sahneye çıkma konusunda çok
    zorlanıyordum. Okuldan kaçıyor, sahne programımı yapıyor ve gece 03′de
    tekrar sessizce yatakhaneye giriyordum. Yani o dönem hep kapı yerine
    pencereyi kullandım. Bu arada ailem okurken çalışmama karşı olduğu için
    çalıştığımı onlardan da saklamıştım.
    Kafelerden barlara transfer oldum. İlk bar çalışmam çok beğenildi ve
    epey bir popülerlik kazandım. Tabii yaşım küçük olduğu için sanırım bu
    beni şımarttı ve patrona şartlar öne sürmeye başladım. Sonuç: İşime son
    verildi… Artık işsizdim… Neyse ki bu dönem çok uzun sürmedi yine
    barlarda iş buldum. Gece 24′de sahne alıp, sabahın ilk ışıklarında
    sahneden iniyordum. 5 kişilik orkestramla yine çok popüler oldum.
    Her şey yolunda gibi görünse de ters giden bazı şeyler de vardı…
    Geceleri çok geç yattığım için viyola çalışmalarım etkilenmeye
    başlamıştı. Çünkü ben viyoladan çok şarkı söylemeye zaman ayırıyordum.
    Mezuniyet dönemim gelip çattığında içimi “ya mezun olamazsam”
    korkusu sardı. Her şeyden elimi eteğimi çektim ve kendimi okulun
    çalışma odasına kapatıp sabahlara kadar viyola çalıştım. Bu sıkıntıları
    unutturacak bir sonuçla okuldan mezun oldum. 100 üzerinden 99 aldım…
    Okulda kalmam için teklif geldi. Kabul ettim ama bir yandan da bar
    çalışmalarına devam ediyordum.
    Bu arada Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda da çalışmaya
    başladım. Araya bir de master sıkıştırdım ve Polonya’ya gidip master
    class çalışması yaptım.
    Polonya dönüşü okulun oda orkestrasında da çalışmaya başladım. Bir
    yandan da senfoni orkestrası ve dışarıda da bar çalışmalarım devam
    ediyordu. Tam bir üçgen oluşmuştu. İtiraf etmeliyim bir yanda klasik
    müzik, öte yanda pop, tam bir ikilem yaşadım o dönemde… Tabii ki amacım
    senfonide kadrolu olarak yer alabilmekti. Ama zaman içinde bu ihtimalin
    zayıfladığını gördüm ve sonunda klasik müzik ile yollarımı ayırmaya
    karar verdim.
    Bu arada pop müzik sanatçıları değil ama kendi sözlerini ve
    müziklerini yapan sanatçılar benim çok dikkatimi çekiyordu. Bu konuda
    kendimi yokladım ve bir de baktım besteci kimliğim beni başka bir yöne
    çekiyor. Artık ben de söz yazıp, beste yapıyordum. İçimden gelen sese
    kulak verdim ve de Türkiye’nin iyi müzik yapan müzisyenlerinden ve
    sevilen pop starlarından biri olma kararı aldım kendi kendime… Sizce
    iyi etmiş miyim böyle bir karar almakta, ne dersiniz?”

      Forum Saati C.tesi Kas. 09, 2024 1:35 am